13 Ağustos 2009 Perşembe

Gülen'in ismini değiştirdiği iddiası mesnetsiz ve uydurma

‘Gülen’in ismini değiştirdiği iddiası mesnetsiz ve uydurma’ Yazar Zaman Gazetesi Fethullah Gülen’in avukatı Orhan Erdemli, müvekkiliyle ilgili ‘kimliği ve soy kütüğünü değiştirdiği yönünde’ ortaya atılan iddiaların asılsız ve mesnetsiz olduğunu bildirdi.

Avukat Erdemli, konu ile ilgili yaptığı yazılı açıklamada, yeni yayımlanan bir kitapta müvekkili hakkında kullanılan, “Fethullah Gülen, 31 Ocak 1986 tarihinde İzmir İl Nüfus Müdürlüğü’ne başvurarak, 3881 kayıt numaralı kimliğindeki ismini ‘Fetullah’tan ‘Fethullah’a çevirdi. Bu ‘h’ harfi değişikliği kimilerine göre ebced hesabına uydurmak, kimilerine göre ise Said Nursi’nin Siirt’teki hocası Molla Fethullah’ın ismini almak istemesi nedeniyle yapılmıştır.” şeklindeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını dile getirdi. Erdemli, gerçek dışı ve hayal ürünü olan iddiaya inandırıcılık kazandırabilmek için yer, tarih ve numara uydurulması yoluna gidildiğini kaydetti.

Erdemli’nin açıklamasında şu ifadeler yer aldı: “Müvekkilim, hiçbir zaman hiçbir nüfus müdürlüğünde ‘h’ harfi ekleyerek veya başka bir biçimde ismini değiştirmiş değildir. Kaldı ki, isim değişikliği nüfus müdürlüğüne müracaatla değil, mahkeme kararıyla olabilir. Bu durum dahi iddianın uydurma olduğunun bir kanıtıdır. Müvekkilimin nüfus bilgilerine ilişkin resmi kayıtlar ortada iken, böyle hayali kurgularla kişiler hakkında kuşku oluşturulmasını iyi niyetle bağdaştırmak mümkün değildir.”

Basın mensubunun yayınlayacağı bilgilerin doğruluğunu araştırmakla yükümlü olduğunu ifade eden Erdemli, “Halkı doğru bilgilendirmek isteyen sorumlu ve objektif bir yazar, bir kişinin nüfus kayıtlarını basit bir araştırmayla kolayca öğrenebilir. Müvekkilim isim değişikliği yapmadığına göre, ‘ebced hesabına uydurma’ veya ‘Molla Fethullah’ın adını alma’ şeklindeki iddiaların da hiçbir değeri bulunmadığı aşikardır.” görüşlerine yer verdi. Fethullah Gülen’in kimliği ve soy kütüğü hakkında bu tür gerçek dışı iddialar ortaya atılarak halkın zihninde karışıklık meydana getirilmek istendiğine dikkat çeken Erdemli, Gülen’in babasının Ramiz Bey, dedesinin Şamil Bey, onun babasının Ahmet Efendi, onun da babasının Hurşit Efendi olduğunu ifade ederek şu bilgileri verdi: “Anadolu topraklarında doğup büyümüş, özbeöz Müslüman-Türk milletinin birer mensubudurlar. Müvekkilimin şeceresi yukarıya doğru 6. kuşak, 8. kuşak, gerektiğinde daha da detaylı olarak bildirilebilir.” Erdemli, Gülen’in milliyet, din, mezhep farkı gözetmeden, bu topraklar üzerinde yaşayan insanlarla her zaman hoşgörü ve diyalog çerçevesinde ilişki kurduğunu hatırlatarak açıklamasını şöyle sona erdirdi: “Müvekkilimin soy kütüğü ve kimliği ortada iken, bu tür uydurma iddialarda bulunmasının arkasındaki gerçek sebebin ne olduğunu sormak en doğal hakkımız olsa gerekir.” İstanbul, Cihan http://www.gencadam.net/content/view/529/1/

Ana Sayfa

Zaman zaman, değişik medya organlarında, Bediüzzaman Said Nursi, Sayın Fethullah Gülen hocaefendi ve İslâmı doğru tanıtma adına diyalog yapanlar hakkında aslı astarı olmayan traji-komik iddiaları görünce gülüp geçmiş ve bu iddiaları dile getirenler için “Allah akıl ve iz'an versin, inşaallah ıslah etsin“ demişizdir! Demişizdir, lâkin iddiaları karşısında müsbet hareketi prensib edinen ve buna istinaden sessiz kalan muhabbet fedâileri hakkında, daha acımasız ve seviyesizce iftiralar devam etmiştir! Bunun sebebi de, iddia sahibleri, attıkları iftiralara sessiz kalanları, adeta iddialarına cevab verilemediği zannına kapılmış, hatta bundan cesaretle daha büyük iftiralara tenezzül edecek konuma düşmüşlerdir!

M.Fethullah Gülen Hocaefendi'ye göre, bir mümin başka bir müminle uğraşmamalı, dışarıdan İslâm düşmanlarının eline ”Bakın müslüman müslümanla mahkemelik, birbirleri ile uğraşıyorlar” kozunu vermemelidir. Buna istinade, mü'min olduğunu iddia eden kişi ve kuruluşlardan, kendisi hakkında ortaya atılan hiçbir iftiraya Hukuki bir süreç başlatmamayı da Muhammedî (SAV) ahlâkın gereği olarak görmektedir! İlmî delilden yoksun, Kur’an-ı Kerîm'i siyak ve sibak bütünlüğünde değerlendirmeden, yapılan Diyalog karşıtı yorumlar, aslında ilmî âcizliğin bir göstergesi olmuş ve iddia sahiblerinin Kur’an ve Efendimiz (SAV) ile çelişmelerine sebebiyet vermiştir! Dünyada 190 ülkede faal olan bu kutsî hizmetin müdâvimlerinin yegane düsturu “Biz muhabbet fedaileriyiz; husumetle,adavetle işimiz olmaz! Bizim aslî vazifemiz, Kalblere Allah (C.C.) ve Resûlü'nün (SAV) sevgisini yerleştirmektir!” olduğundan, inşaallah bahse konu tüm iddiaları, Ehl-i Sünnnet çizgisinde, hem Kur’an, hem sahih sünnet ve siyer-i Nebeviye perspektifinde ispat etme adına ilmi bir paltforum açmış bulunuyoruz!
Gayret bizden , tevfik Rabb-i Rahimimizden !